30 Kasım 2009 Pazartesi

Dünyada ve Türkiyede Diyet Trendleri

Dünya ve Türkiye'deki Diyet Trendleri...


Dünyada ve ülkemizde uygulanmakta olan popüler ve etkin birçok diyet bulunmaktadır. Açlık, Akdeniz, Atkinson, Atkins, BBC, Beverly Hills, Çiğ Besin, Çok Düşük Kalorili, Çok Düşük Yağlı, F Planı, Karbonhidrat Ağırlıklı, İngiliz Kalp Vakfı, Kalça ve Basen Ağırlıklı, Kaiori Hesaplamalı gibi pek çok bilinen diyet modeli mevcut. Bu diyet modellerinin içinde, size önerimiz sağlıklı ve dengeli beslenme kavramına rağbet etmeniz.

Bu hedeften hareketle, işte size artıları ve eksileri ile dünyaca ünlü diyetler..



Açlık diyeti


Açlık diyeti, 1970'ler ve 1980'lerde moda olan ve günümüzde yeniden tercih edilmeye başlanan kısa süreli bir uygulamadır. Bu diyette günlük kalori limiti maksimum 1000'dir. Meyve, yumurta ya da peynir gibi yiyecekler ve bunların birleşimi, bu tür diyetlerde yasaklı gıdalar sınıfında yer alır.






Diyet ve Dengeli Belenme


Diyet ve Dengeli Beslenme

Diyet Yunanca "Diata" sözcüğünden türemiştir. Diata 'sağlıklı yaşam' anlamına gelmektedir, Hayat bir yolculuktur, bir varış noktası değildir '(Life is a joumey, not a destirıation) sözüne katılmamak mümkün değil... Doğduğumuz günden bugüne, hızla değişen yaşam ritmimiz içinde ihtiyaçlarımız ve tercihlerimiz de değişebilmektedir. Bunlara en doğru yanıtı verebilmek adına, kişilerin yaşam kalitelerini artıracak doğru beslenme ve yaşam alışkanlıkları geliştirmeleri çok önemlidir. Doğru yapılan beslenme programları ile; sağlıklı kilonun kazanılması ve korunması, kendiniz için yapacağınız en değerli yatırımdır.



Diyet, sanıldığı gibi zayıflama anlamına gelmemektedir. Kişilerin bir gün içinde tüm yedikleri ve içtiklerinin bilançpsudur aslında. Kişilerin ihtiyaçlarına yönelik, bireye özel hazırlanan beslenme planlarına diyet denmektedir. Bu zayıflama amaçl!, hastalıklara.özel planlanmış ya da koruyuculuk içeren özel mönüler de olabilmektedir. Önemli olan; doğru diyetler uygulamak, yaş, cinsiyet, ideal kilo, yaşam şekli, beslenme, diyet geçmişi, sağlık durumu gibi önemli parametreleri baz alan, yeterli ve dengeli listeleri takip etmektir. Listeler sadece doğru beslenme alışkanlığının anahtarıdır, kendisi değil...


Yemek her canlının olmazsa olmazıdır, aynen benzinsiz işlemeyecek bir araba ya da elektriksiz çalışmayacak bir makine gibi. Bu yakıtın miktar ve içerik olarak uyumluluğu, alınan verimin artmasına yardımcı olup, daha kaliteli sonuçlar almayı sağlamaktadır. Bu nedenle, hayatın akışı ile koordineli, kişilerin enerji ihtiyaçlarını sağlayacak, yaşam kalitesini yükseltecek doğru diyetler çok önemlidir.


Özellikle hızlanan hayat ritmi ile birlikte, artan iş stresi ve çevresel kirlenme çoğumuzun yaşam enerjisini düşürmekte, hastalıklara yatkınlık artmakta, yanlış beslenmeden kaynaklı kilo artışları hızlanmaktadır. Hayatın temposu günden güne hızlandıkça, teknolojiden daha sık faydalanan bizler, bu akışın içinde kendimize daha az zaman ayırır olduk. Bu hızlı yaşam temposu, vücutta toksik madde birikimini anırmakta, ruh ve beden sağlığımızı tehdit ederek, depresyon başta olmak üzere pek çok kronik hastalığın da artışına sebep olmaktadır. Zamanla vücudun koruyucu kalkanı pek çok çevresel etkene bağlı olarak kırılabilmekte, metabolizmanın detoksifikasyondan sorumlu karaciğer, böbrek ve bağırsak fonksiyonları bozulabilmekte, vücut yaşlandırıcı faktörlere karşı etkisiz hale gelip, sağlığımızı tehlikeye sokabilrnektedir. Bunun için, yeterli ve dengeli diyetlerle düzenli bir plan takip etmek çok önemlidir.


Sağlıklı Beslenme Programları


Bu programlar, bebeklik çağından yaşlılığa kadar önemli farklılıklar içermektedirler. Kişiler, dönemsel ihtiyaçlarına yönelik beslenmeleri için, önce metabolizmalarını anlamalı ve ardından yaşam boyu doğru beslenmeyi hayata bakış tarzı olarak benimsemelidirler.


Yaşam sürecimizde hayatımıza etki eden, değiştiremediğimiz pek çok çevresel etken vardır. Bunun yanı sıra, değiştirebilme şansına sahip olduğumuz ve sağlığımız üzerinde son derece önemli etkileri olan beslenmeyi, ne kadar mükemmel hale getirebilirsek, sonuçlan da bizim için o kadar olumlu olacak ve yaşam kalitemizi artıracaktır.

26 Kasım 2009 Perşembe

Suyun Yaşamımızdaki Önemi !

SU ve METABOLİZMASI


Su organizma için oksijen kadar önemli bir öğedir. Su ile ilgili en basit gerçek, suyun en önemli yaşam kaynağımız olmasıdır. İnsan besin almadan haftalarca yaşayabilir, susuz ise ancak birkaç gün yaşayabilir. İnsan, vücudundaki karbonhidrat ve yağın türrîünü, proteinlerin yarısını, vücut suyunun ise %10 unu kaybedince sağlığı tehlikeye girer. Vücut suyunun %20 sinin kaybı ölümle sonuçlanır. Bu nedenle su yaşam için oksijen kadar önemlidir.






SUYUN GÖREVLERİ


• Besinlerin sindirilmesi, emilmesi ve gerekli mekanizmalara taşınması


• Vücuttan atılması gereken öğelerin böbrek ve akciğere taşınıp, vücuttan atılması


• Vücut ısısının denetiminin sağlanması


• Eklem kayganlığının sağlanması


• Elektrolitlerin taşınması


• Toksin ve diğer kirlenmelerin idrar, ter olarak dışarı atılması


• Tüm sindirim ürünlerinin temel çözücüsüdür.




FAYDALARI


Bütün bedensel fonksiyonlarımızın çalışmasını sağlar. Diyet yaparken yemek öncesi iştah baskılayıcı olarak
yardım eder. Kabızlığın önlenmesinde etkilidir. Böbrek taşlarının önlenmesinde etkilidir.


BİLİYOR MUSUNUZ?

Ilık su vücudu daha geç terk eder ve böylelikle tokluk sağlar. Eğer sert su bulunan bir bölgede yaşıyorsanız, düşündüğünüzden daha fazla kalsiyum ve magnezyum alıyorsunuz demektir. Eğer ateşiniz varsa, her zamankinden daha fazla su içmelisiniz. Eğer ishaliniz varsa daha fazla su içmelisiniz. Her idrara çıkışımızda vücuttan 35 kalori kaybı olur.

Mineraller Vücumuzun Olmazsa Olmazı !

Mineraller Vücudumuzun Olmazsa Olmazı !




KALSİYUM

Özellikle süt ve süt ürünleri ile, yeşil yapraklı sebzeler, kuru meyveler, fındık, narenciye ve bazı balıklarda bulunur.


MAGNEZYUM


Soya fasulyesi, fındık, süt, balık, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar önemli kaynaklarıdır.
Deniz ürünleri, et, karaciğer, fındık, süt ve yumurtada bulunur.




POTASYUM


Çoğunlukla et, süt, sebze (özellikle patates), meyvelerde (özellikle muz) bulunur.

Sinir iletişimlerini ve kasların kasılmalarını, enerji oluşumunu sağlar.


DalakYumurta sarışı, et, balık, ciğer,, yeşil yapraklı sebzeler en önemli kaynaklarıdır.


SODYUM


Büyümenin ve cinsel gelişimin normal gelişimini ve yaraların iyileşmesini sağlar.


Tuz, füme etler önemli alım kaynaklarıdır

Süt ve süt ürünlerinde de bulunmaktadır.

Kasların çalışmasına, vücudun su dengesinin sağlanmasına yardımcıdır.

Hemoglobin yapımında görevlidir.

Metabolizmanın uyarılmasına yarayan enzimlerin oluşturulmasını

Vücudun suyunu dengeler, kasların kasılmalarını sağlar, kalbin normal atış ritmini korur.

Kemik ve diş sağlığı için önemlidir. Kanın pıhtılaşmasını, kasların kasılmasını sağlar.

Sinir iletişimlerini gerçekleştirir.


SELENYUM


Oksijen radikallerini azaltarak Glikoz tolerans faktörü olarak kanser riskini azaltır.


KROM


Glikoz tolerans düzeltici olarak bilinir.


FOSFOR


Süt ürünleri, sakatatlar, et ve kurubaklagillerde bulunur. Kemik ve diş yapısını oluşturur.

Vitaminler Ya da Vücudumuzun Yapı Taşları


Vitaminler Vücudumuzun Yapı Taşları

Vitaminler, sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan organik bileşiklerdir. Vitamin; Latince 'yaşam' anlamına gelen 'vita' sözcüğünden kaynaklanır. Vitaminler, yağda ve suda eriyenler olmak üzere iki gruba ayrılır.

VİTAMİN FAYDALARI BİLİYOR MUSUNUZ?

A VİTAMİNİ

Sindirim sistemi tarafından tam olarak emilebilmesi için yağlara ve minerallere gereksinimi duyarlar. Kırmızı sebze ve meyvelerde, kuru kayısı, yumurta zarında bulunur. Vücutta depolanır.

Gece; körlüğünü önleme ve göz hastalıklarına karşı koruma ve enefeksiyon hastalıklarına karşı direnç oluuşturma Kemik, diş ve cilt sağlığını korur. Hipertirodizm tedavisinde olumlu etkilidir.

Kırışıklıların yok edilmesinde etkilidir Dıştan uydulandığında sivilce ve çıbanların temizlenmesi ve önlenmesinde etkilidir. Kolesterol düşürücü ilaçlar A vitamini emilimini azaltır.

D VİTAMİNİ

Gün ışığı vitamini) Güneş ışığı ve diyetten elde ediiir. Ağızdan alındığında, yağlar ile bağırsak duvarından emilir.

Güçlü kemik ve dişler için, uygun bir şekilde kalsiyum ve fosforu kullanır, A vitamininin asimillte edilmesine yardımcıdır.

Konjektivitinin tedavisinde yardımcı olur.

Hava kirliliği, D vitamini üreten güneş İşınlarını azaltır. Bronzlaşma sonrası deri üzerindeki Ö vitamini üretimi durur. A vitamini ve C vitamini ile birlikte alındığında soğuk algınlığını önler. Sentetik D vitaminli sütler vücudu magnezyumdan yoksun bırakabilirler?

E VİTAMİNİ

Ekmek ve tahıllarda, yeşil yapraklı sebzelerde, meyvede ve kuru baklagilllerde bulunur. Aktif bir antıoksıdandır. Vücutta depolanır. A vitaminin aktıvasyonunu artınr.

Kötü kolesterolün oksidasyonunu önler. Vücuda oksijen sağlar. A vitamini ile birlikte çalışarak akciğerleri hava kirliliğinden korur: Kari pıhtılaşmasını önler. Yanıkların iyileşmesini hızlandırır. Kalp hastalığı ve felç riskini azaltır. Diüretik gibi çalışarak kan basıncını düşürür.

Daha genç görünmenizi sağlar. Kansere karşı koruyucudur. E vitamini suplemanlarını Manmak, kalp hastalıkları riskini az ıitıı Kırmızı üzümde bulunan flavonoidierin, LDL kolesterolün oksitlenmesini engelleyen E vitamini bakımından çok zengin ve güçlü olduğu kanıtlanmıştır.

K VİTAMİNİ

3 gruptur. K1-K2 bağırsaktaki doğal bakteriler tarafından oluşturulabilir. K3 sentetiktir. Kan pıhtılaştırıcı görevi vardır.

İç kanama ve diğer kanamalarda pıhtılaşmayı sağlar. Aşırı mentsrüal akışın azaltılmasına yardımcıdır. Uygun kan pıhtılaşmasını dengeler.

Yeterli K vitamini almak aşırı burun akıntısını önler. Yeşil yapraklı sebzeler K vitamini yetersizliğine karşı en iyi savunmadır.

B1 VİTAMİNİ

THİAMİN (moral vitamini) Suda çözünür.

Vücutta fazla olması halinde atılır, depolanmaz.

Sinir sistemi ve zihinsel faaliyet üzerinde faydalı etkileri vardır. Büyümeyi geliştirir. Diş ağrılarını azaltır. Kepekli besinler ve tahıllar, kuru yemişler, balık, sebze, süt ve kepek iyi kaynaklarındandır.

Hava ya da deniz tutulmasını önler. Günlük olarak alınan birden fazla kokteyl B1, B6 ve Folik Asit'in tükenmesine neden olabilir. Pişirme ısısı genellikle B vitaminini yok eder. Kafein ve alkol de B vitaminin emilimini olumsuz etkiler.

B2 VİTAMİNİ

RİBOFLAVİN (G vitamini) Suda çözünür ve kolay emilir. Isıya, oksidasyona, asite dayanıklı, ancak ışığa dayanıksızdır. Süt, organ etleri, hayvansal kaynaklı gıdalar ve sebzeler iyi kaynaklardır.

Büyüme ve üremeye yardımcıdır. Ağız yaralarının önlenmesinde ve tedavisinde etkilidir. Göz sağlığı için önemlidir.

Stres durumlarında daha fazla tüketilmelidir. Amerika gibi bir ülkede en fazla yetersizliği görülen vitamindir.

Yağda eriyen vitaminler: : a, d, e ve k vitaminleri Suda eriyen vitaminler : B grubu vitaminler, C vitamini

B6 VİTAMİNİ

(PRİDOKSİN)

Antikor ve kan hücrelerinin üretimi için gereklidir. Sindirimin ardından 8 saatte vücuttan atılır. B12 vitaminin emilimi için gereklidir. Buğday kepeği, lahana, pekmez, esmer pirinç, yulaf, ceviz, yer fıstığı iyi kaynaklarındarvdır Yetersizliğinde anemi gelişebilir. Aşırı alımı sinirsel bozukluklara neden olabilir.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Kalp hastalığı riskini azaltır. Kas kasılmalarını ve mide bulantılarını önler. Doğal bir diüretik gibi işlev görür.

Yaşlanmayı geciktirir. Böbrek hastalıklarına karşı koruyucudur. Eğer doğum kontrol ilacı kullanıyorsanız, daha fazla B6 vitaminine ihtiyacınız vardır. Aşırı protein tükettiğinizde ekstra Olarak B6'ya ihtiyaç vardır.

B12 VİTAMİNİ

KOBALAMİN (kırmızı vitamin) Mineral unsurlarını içeren tek vitamindir. Emilimi için kalsiyuma ihtiyaç duyar. Tiroid bezi B12'nin emilmesine yardımcıdır. Sadece hayvansal gıdalarda bulunur. Suda çözünen vitaminlerden depolanabilen tek vitamindir. Karaciğer ve diğer et ürünleri, yumurta, süt, peynir iyi kaynaklarıdır. Yetersizliğinde anemi ve nörolojik rahatsızlıklar gelişir.

Enerjiyi artırır, iştah açar. Kalp hastalığı riskini azaltır. Sinir sisteminin üzerinde olumlu etkileri vardır.

Asabiyeti ve stresi engeller. Sigara nedenli kansere karşı önlem sağlamada yardımcı olur. Adet öncesi sendromlarında olumlu etkiye sahiptir. B1 'den fakir ve Folik Asit'ten zengin diyet, B12 yetersizliğini gizler.

C VİTAMİNİ

Demir emilmesine yardımcıdır. Stres koşullarında daha iyi kullanılır.

LDL oksidasyonunu önler. Damar içinde kanın pıhtılaşmasını düşürür. Enfeksiyonlara karşı önleyicidir. Laksatif olarak işlev görür.

Tansiyonun düşmesine yardımcıdır. Sigara içenlerde gereksinim daha fazladır. Bir sigara 25-100 mg C vitaminini yok eder.

BİOTIN

Suda çözünür.

B2, B6, Niasin ve A vitamini ile birliktedaha iyi çalışır ve cilt sağlığını sağlar. Saçların beyazlaşmasını geciktirir. Kellik için önleyi tedavide etkilidir. Egzamayı azaltır. Karaciğer, yumutta sarısı, soya unu iyi kaynaklarındandır. Yetersziliğinde ekzama ve deri iltihapları görülebilir.

FOLIK ASİT

Kalp hastalığı riskini azaltır. Ağrı kesici etkisi vardır. Aftların önlenmesine etkilidir. Aneminin etkisini azaltır. Yetersizliğinde anemi gelişir. Sebzeler, havuç, avokado, fasulye, .esmer unl.u gıdalar iyi kaynaklarıdır.

KOLİN

Kolesterolün kontrolünde yardımcıdır. Karaciğer yardım ederek vücuttan zehirlerin ve ilaçların atılmasında etkilidir. Sakinleştirici etkisi vardır.

Sebzeler, beyin, yürek, yumurta sarısı iyi kaynaklarindandır. Yetersizliğinde siroz ve karaciğer yağlanması riski artar.

PANTOTENİK ASİT

Yaraların iyileşmesine yardımcıdır. Ameliyat sonrası şoku tedavi eder. Bitkinliği ve yorgunluğu önleyici etkisi vardır. Et, tahıl, buğday, orgkn etleri, kümes hayvanları, rafine edilmemiş pekmez iyi kaynaklarıdır. Yetersizliğinde hipoglisemi, ülser, kan ve cilt hastalıkları ile karışıtrılabilir.

Vazgeçemediğimiz Yağlar !?



Vazgeçemediğimiz Yağlar

Vücudumuz besinlerle aldığımız yağı depolar, enerjiye gereksinimi olduğu zaman da bu yağ depolanın kullanır. Yağlar ayrıca A, D, E, K vitamini gibi yağda eriyen vitaminlerin emilimini sağlar, vücut ısısının ve organların dış darbelerden korunmasını sağlar.

Beslenmede 2 çeşit yağ çok önemlidir; doymuş yağlar (katı) ve doymamış yağlar.


Doymuş Yağlar

Genel olarak hayvansal gıdalarda bulunan doymuş yağlar, kolesterol düzeyini yükseltebilir, kalp hastalıkları, kanser ve şişmanlık için risk faktörleri oluşturabilir.

Doymamış Yağlar

Doymamış yağları sadece günlük yediğimiz yağlarla almayız, iki çeşit doymamış yağ vardır.

Tekli doymamış yağlar

Zeytin ve kanola yağları, fındık, fıstık, ceviz, kabuklu yemiş yağları (yer fıstığı ve badem yağları), avokado

tekli doymamış yağları çok miktarda içerir.

• Çoklu doymamış yağlar

Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri olmak üzere, iki ana gruba ayrılır.

Omega-3; En çok batık (ringa, uskumru, sardalya, alabalık ve somon) ve az miktarda yumurtada bulunur. Bitkisel olarak da keten tohumu yağı, kanola yağı, soya fasulyesi yağı, ceviz, balkabağı çekirdeği, kenevir tohumu yağı ve semizotunda bulunmaktadır. Omega-3 yağ asitleri vücutta:

• Nabız

• Kan basıncı

• Bağışıklık sistemi

• Yağların metabolizması
• Beyin ve sinir dokuları

• Koroner kalp hastalıkları ve damar sertliği gibi durumlarda olumlu rol oynar.

Omega-6; mısır yağı, soya fasulyesi yağı, ayçiçek yağı, ceviz, balkabağı çekirdeği ve keten tohumu yağında bulunur. Diyabette, romatoid artritte, PMS'da (adet öncesi sendromlar), deri hastalıklarında ve kanser tedavisinde olumlu etki eder. Omega-6 grubu temel yağ asitleri vücutta;

• Enerji üretimi

• Kan akışı

• Hemoglobin üretimi

• Trigliserid ve kolesterol seviyeleri

• İnsülin ve kan şekeri seviyeleri

• Alerjik reaksiyonlar

• Bağışıklık sistemi üzerinde olumlu rol oynar.

OMEGA-9 YAĞ ASİTİ

Çoklu-doymamış yağ asitleri grubundan önemli bir yağ asiti olmakla birlikte, temel yağ asiti değildir. Çünkü vücudumuzda temel yağ asitlerinden sınırlı miktarda da olsa, bu yağ asitini kendisi üretebilir. Zeytin, avokado, badem, yer fıstığı, fındık, susam yağı, Pecan fındığı, Antep fıstığı, Mahun cevizi, Kanola yağı, fındık yağı ve keten tohumu yağında bulunmaktadır.

Beslenmede amaç; kişinin yaşına, cinsiyetine, içinde bulunduğu fizyolojik hale (gebelik, emziklilik, yaşlılık, çocukluk) göre, ihtiyacı olan besin gruplarını yeterli miktarda sağlamaktır.

Yeterli beslenme, vücudun yaşam ve işlevleri için gerekli enerjinin sağlanmasıdır.

Dengeli beslenme, enerjinin yanı sıra, tüm besin öğelerinin gereksinim kadar alınmasıdır.

Karbonhidratlar Niçin Önemli ?

Karbonhidratlar Niçin Önemli


Karbondioksit ve sudan sentezlenen karbonhidratlar dünyanın en bol organik molekülleridir. Karbonhidratların içinde insan beslenmesinde başlıca enerji kaynağı olan şeker ve nişasta vardır. Şeker konsantre tatlılarda meyve ve sütte; nişasta ise tahıl ve sebzelerde bulunur. Şekerler monosakkarit (glikoz, fruktoz ve bal) şeklinde veya dioligosakrit (sukroz, laktoz, galaktoz ve dekstroz) şeklinde bulunurlar. Doğada en çok bulunan şeker ana yakıt olan glükozdur. 1 gram karbonhidrat 4 kalori içerir.

Karbonhidratların Görevi


1 Canlı organizma için önemli bir yakıttır. Yakıt olarak kullanılabilmesi için, karbonhidratın polisakkarit deposu şeklinin (nişasta veya glikojen) monosakkarit (basit şekerlere) şekline parçalanması gerekir.


2 Yakıt deposu olma rolüne ek olarak, karbonhidratlar bakteri, bitki ve hayvanlarda yapısal eleman olma rolüne de sahiptir.


3 Karbonhidratların en büyük rolü, özellikle basit şekerin yiyeceğe tat vermesidir,


4 Antiketojeniktirier. Eğer karbonhidratlar gereğinden az miktarlarda tüketilirse, vücutta normalden fazla ketonlar ve asitier oluşur. Bu durum da, ağızda kokuya neden olur.


5 Su ve elektrolitlerin vücutta tutulmasını sağlarlar.


6 Laksatif (rahatlatıcı) etkisi vardır.


7 Kolesterol ve trigliserit metabolizmasında rol alır.


8 Kan, glikoz ve insülin düzeyini kontrol ederler.


9 Normal diyet alan, yetişkinlerde enerjinin %55-ŞO'ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır.


Karbonhidratlar kendi aralarında;


• basit karbonhidratlar

• basit şekerler= monosakkaritleri' meyve şekeri ve benzeri gıdalar...


• birleşik karbonhidratlar


• birleşik şekerler= disakkaritler; çay şekeri, süt şekeri ve benzeri gıdalar...


• kompleks karbonhidratlar nişasta ve benzeri gıdalar... diye gruplanmaktadır.


Kompleks karbonhidratlar ve kaynakları, daha sağlıklı karbonhidratlardır. Bu nedenle mümkün olduğuncakompleks karbonhidratlar (kepekli un, kepekli esmer pirinç işlenmemiş pancar şekeri, meyveler, sebzeler) kullanmalı, işlenmiş karbonidratlardan (beyaz şeker, beyaz un, reçel, patates püresi) kaçınılmalıdır. Karbonhidratların içerdiği lifler, karbonhidratların en sağlıklı parçaları, vitamin, mineral ve doğal antioksidantların taşıyıcısı olduğundan rafine edilmemiş kompleks karbonhidratların besin değeri yüksektir.

Besinlerin glisemik indeksi ve beslenmeye etkisi


Glisemik İndeks, besinlerin kan şekerini etkileme düzeyidir. Karbonhidrat içeren besinlerin kan şekeri üzerinde yapacağı yükselmenin derecesinin belirlenmesi için besinlerin glisemik indekslerinin saptanması şarttır. Glisemik indeks karbonhidratlı besin tüketildikten sonra kan şekerini etkileme düzeyidir. Glisemik indeks kan şekerinin düzenlenmesinde tek başına düşünülemez. Kan şekerinin kontrol altında tutulması için doğru bir beslenme şekli ve düzenli egzersiz de şarttır. Düşük glisemik indeksli besinlerin tüketilmesi tokluk kan şekerinin kontrolünü sağlar (ani yükselmeyi önler), yüksek glisemik indeksli besin tüketmek kan şekerinin ani yükselmesine neden olur. Lifli besinlerin (özellikle kompleks karbonhidratlar) glisemik indeksleri düşüktür. Meyvelerin glisemik indeksleri ise farklılık göstermektedir. Örneğin; elma suyunun glisemik indeksi elmadan daha yüksektir. Bunun nedeni, meyvenin püre ya da su şeklinde, meyve ile alınan şekerin vücutta hızlıca emilmesi ve kan şekerini yükseltmesidir.


Yüksek Glisemik İndeksli Besinler


• Patates, havuç, muz


• Beyaz ekmek, beyaz pirinç, fasulye


• Mısır, kuru üzüm, bal


• Krakerler, cornflakes, müsli, çekilmiş yulaf


Düşük glisemik indeksli besinler


• Elma, kayısı, şeftali, erik, kiraz, greyfurt


• Süt, yoğurt, dondurma, yağsız peynir


• Mercimek, bulgur, barbunya, kabuklu fasulye


Karbonhidrat Çeşitleri

 A-MONOSAKKARİTLER (Basit Şekerler)

1 - Glikoz (üzüm şekeri)


2- Fruktoz (meyve şekeri)


3- Galaktoz (6 karbonlu monosakkarit)


B-DİSAKKARİTLER


1 - Sakkaröz (çay şekeri)


2- Laktoz (süt şekeri)


3- Maltoz (malt şekeri)


C-POLİSAKKARİTLER


1 - Nişasta (bitkilerdeki depo karbonhidrat)


2- Glikojen (kas ve karaciğerdeki depo karbonhidrat)


3- Sellüioz (posa)


GLİKOZ Vücutta serbest halde kanda bulunur {100 ml. kanda; 70 - 90 miligram civarında). Önemli bir enerji kaynağıdır. Beyin dokusu, enerji yakıtı olarak sadece glikozu kullanır. En çok üzüm, üzümle yapılan yiyecek ve içecekler ile balda bulunur.


FRUKTOZ Meyve şekeridir. Meyvelerde, pekmez, üzüm, incir ve % 50 oranında balda bulunur.


SAKKAROZ Şeker pancarı ve şeker kamışında bulunur.


LAKTOZ İnsanların ve memeli hayvanların sütünde bulunur.


NİŞASTA Bitkilerin tanelerinde, tohumlarında ve yumrularında depo edilmiş halde bulunan bir karbonhidrattır. Bitkiler için enerji deposudur.


GLİKOJEN İnsan ve hayvan vücudundaki karbonhidratın depolanmış şeklidir. Gerektiğinde hemen kullanılabilecek yedek enerjidir.


SELLÜLOZ Bitkisel yapıda yer alırlar. Yiyeceklerin sindirilemeyen kısımlarıdır (posa). Ağızdan alınan posanın % 43'ü dışkı ile atılmaktadır. Bağırsak hareketlerini artırarak, düzenli çalışmasını sağlarlar. Çiğ ve kabuğu ile yenen meyve ve sebzeler ile, kepekli îahıl ürünleri, posa yönünden zengin yiyeceklerdir.